Yetişkin bir insan ölü bir çocuk değil, yaşamayı başaramış bir çocuktur.
Ursula K. Le Guin

11 Ocak 2011 Salı

Yaşam

Sabah erken kalkıyor Bandırma arabası. Sokaklarda kediler, köpekler uyurken. Çantamı alıp kahveye geliyorum. Küçük Selim ocağın altını yakmış. Barçina tarafında bir sis var. Her tarafa çiğ yağmış. Durgun denizin üzeri serin bir lodosla dalgalanıyor. Büyük bir varile benzeyen sobanın yan tarafı kıpkırmızı olmuş sıcaktan. Yanına kimseyi yanaştırmıyor.







Selim Ağa kapıdan girdi az sonra. Birisi takıldı;
“Be selim dayı, yatıp uyusana. Ne işin var bu saatte?”
Selim Ağa acımtrak bir ses tonuyla;
“Ah be oğlum, uyku da her şey de gençlikte!” diyor. 
"Haklı." Diyorum içimden.
Arabaya biniyoruz. Sekiz kişiyiz. Altısı kadın.
“Memed!, Memed!” diyor birisi, “Şimdi kış vakti. Doktora koşturuyor kadınlar böyle. Herkes hasta. Doktora koşturuyor ki, yazın yine çalışabilmek, koşturabilmek, biraz biraz ayakta kalabilmek için.”

Burada yaşam zor. Herkes için.

Köprü



Zeytinin yorgunluğu geçti. Şimdi tarlalardaki haşlamaların otları temizleniyor, selin kumla doldurduğu arklar açılıp, tarlalardaki çamurlar temizleniyor. İnsanlar biraz biraz dinlenmiş, ama atlar, eşekler, katırlar hala yorgun.


 
Karşı yakadaki mahalle köprü yapıyor. Koca koca mertekler sırtlarda taşınıyor, derenin tabanına sivriltilmiş kazıklar çakılıyor, uzun demir çiviler ağaçların içlerine gömülüyor. Bu son kırk senedir kaçıncı köprü? Bazı yıllar birkaç defa yapıldı. Dikilen bu yapı, bir sonraki sele kadar kalacak ayakta. Sonra coşkun, çamurlu bir kuvvet alacak onu, Marmara Denizi’nin kim bilir hangi kıyısına atacak.

Yaşam böyle. Uğraşı ve çaba. Bazen boşa da olsa; çaba!


19 Kasım 2010 Cuma

Yağmur, Çiğ, Sis


Birkaç gün esen lodos, öğlene kadar kalkmayan çiğleri,sisleri getirdi köyümüze. Selle, fırtınayla boynu bükülen fasulyeleri kurtarmaya çalıştık böyle zamanlarda. Gün boyu çok az görebildiğimiz güneş, Barçina'nın üzerlerinde, bulutlarla ortak, ışık oyunları oynuyorlardı.

Bu Günlerde


Bu günlerde yoğun bir zeytin telaşı var. Zeytinler olgunlaştı. Havanın el verdiği ölçüde insanlarımız, sabahın erkeninde kalkılan, gün ağarırken başlayıp, gecenin bir zamanlarına uzanan bir yoğun çabanın içerisinde. O güzelim zeytin fidanları bu yıl beklenen ürünü veremediler.

Sezonun açılışının ikinci günü tüm ovayı silip süpüren sel, büyük acılara, kayıplara sebep oldu.

İnsanlarımız güçlü. Tüm sarsıntı, tüm etkilenme, sonraki günlerde daha çok toprağa bağlılıkla ifade buldu. Onların ahla, vahla geçirecek zamanları hiç olmadı. Çünkü onlar hep kıt kanat geçinmek, hep yoklardan bir şeyler var etmek zorunda gördüler kendilerini.

Merhaba

Merhaba;
Sevgili yöremizin, insanı, doğası, varı ve yoğuyla paylaşımı için açılmıştır bu pencere. Burada bir şeylere sahip olanların onları paylaştıklarını görme mutluluğuna erişeceğiz.
 Sevgilerimle.